(filmi izlemediysen lütfen okuma çünkü izlemişsindir kabul ederek yazıyorum... (- içine etmeyim keyfinin)
memento'nun dvd'si yayınlandı hem de güzel bir ambalajlamayla/kutulamayla. beş adet de polaroid fotograf süsü verilmiş nane koymuşlar. aslında güzel fikir ama biraz zahmet edip filmde kullanılan fotografları karbonlasalarmış daha iyi olacakmış. en azından daha karizmatik olurdu. hoş bana kalsa direk polaroid fotograf makinesi ve bir kalem koydurturdum... (konuyla alakalı cin fikirlerim için
buraya) biraz pahalı olurdu ama tadından yenmezdi. illa kullanmak zorunda da değilsin tabii; ben se7en kutusundan çıkan deftere en ufak bi şey yazmadım?
her neyse; film 10 -15 dakikalık dory (bak: kayıp balık nemo ya da en yakın akvaryum) hafızalı bir adamın şu berbat yaşamda tutunma çabalarını anlatıyor; bildiğin gibi.. bu adama göre karısına tecavüz edip öldüren ve dahi hafızasına darbe vuran dallama john g.'yi bulup öldürmek hayatındaki tek motivasyon. bir motivasyonun sürekliliği için hafıza da maalesef çok gerekli... keşke öyle olmasa ama öyle.. bizimki de ne yapıyor, sistematik dürtülerle asla kaybedemeyeceği "post-it" notları dövme tekniğiyle bedenine işliyor.. ya da işlettiriyor.. her neyse... bir insanın "lan kimdim ben? neydim? hayatta ne işe yarıyordum" diye, ayda-yüz yılda bir muhasebe yapmasını, bu adamın her ayna karşısına geçtiğinde yaptığını düşünsene...
“John G. Raped and Murdered My Wife.”
filmin montajı, "madem leonard (ya da filmdeki adamım teddy'nin çağırdığı şekliyle lenny) 10 dak'kada resetliyor; öyle yaymış bir halde izleme, seni de bi' görelim" gibi meydan okur cinsten. tabii sadece renkli kısımlar parça parça önceki zamana yolculuk ediyor. siyah beyaz sahneler ise gayet normal, alışıldık biçimde ard arda ilerliyor. zaten sonlara doğru kronolojik olarak filmin tam ortası diye düşünülebilecek yerde siyah beyaz görüntüler renkleniyor...
film (en az) iki kere izlenmeli; ben çok zekiyim bir sefer bana yetti diyen de yoktur ama benim gibi sekiz on kere izleyen dengesizler vardır...
aşağıdaki sahneyi altıncı-malt'ıncı izleyişimde fark etmiştim misal:
(..yaklaşık (diyorum) bir saniye falan görünüyor lenny burada)
dvd görüntüler açısından gayet tatmin edici:) ya evet ben öyle kumlanma mumlanma peşinde değilim; kaymak gibi işte... ses de dts; şahane...
ekstralar: komik suratlı bi herif, yönetmen christopher nolan'la uzun ve güzel bir röportaj yapıyor. bir de guy pearce isimli kişi bıt bıt konuşuyor...
filmin yapım aşamaları, çekimleriyle alakalı hoş bir belgesel ve "yahu bana ne" dediğim; tüm filmi senaryo eşliğinde izleme seçenekleri bulunmakta...
son olarak şu sahne hakkında aşırı yorumumu da en azından ima etmek istiyorum:
"Şizofren hastaların beyin tomografisi ve MR gibi radyolojik incelemelerinde beynin bazı bölgelerinde değişiklikler tespit edilmektedir ancak bu değişikliklerin şizofreniye özgü olmadığı bilinmektedir. Yine ölen şizofren hastaların beyin
biyopsilerinde beyinde bazı doku değişiklikleri görülmektedir. Bu değişikliklerin de hastalık oluşmadan önce mi olduğu veya hastalığın ortaya çıkşıyla mı geliştiği bilinememektedir."
diyor;(populermedikal)
not: bu yazıyı yazmak neden 4 saat sürdü?
*internet bağlantı hızındaki yavaşlık sorunuyla uğraştım...
*iki üç radyo denedim; pandora kapanmış; launch sıkıcı;lounge-fm gayet iyi ama şarkı isimlerini vs yayınlamıyorlar; last-fm kaldı geriye sağlam; çünkü mp3 silsilem diğer bilgisayarda...
*kafam kadar, inek gibi bi sineği kovaladım.. maalesef öldürmek zorunda kaldım çünkü tüm diyalog yolları kapalıydı: ben ışık saçan bir cisim değilim?
*yazı için filmden görüntü almak nedense sorun oldu çünkü gereki yazılımların bulunduğu materyaller o mp3 silsilesini barındıran diğer bilgisayarın hemen yanındaki cd çantasında ve bana yaklaşık 6 km falan uzak... hadi 10 olsun.
devamını göster
kapat