son ikibin yıldır görülmemiş şiddette bir rüzgar sokakların dekorasyonunu değiştiriyordu. çünkü doğada düzen yoktur, dedi beyni erimek üzere olan, ama bunu filmin bir sahnesini yorumlamak için söylemişti.
elektrikler gitti. bu iyi oldu dedi yaşlı teyze. sen burada mıydın hala abla, diye şaşırdı beyni erimek üzere olan. buradaydım dedi kadın.
boş ekrana bakıp, hay allah, dedi diğeri. kadınla beyni erimek üzere olana baktı. siz de kimsiniz yahu, diye sordu. bakıştılar hep beraber.
abla iki poşet getirdi, dedi hadi adı kanbaz olsun.
ne poşeti yahu, diye sordu hadi bunun da ismi susbiraz olsun.
sap’lan saman getirdiydim ben dedi zaten küçüklüğünden beri teyze olan yaşlı teyze.
ne olaca’ğdı bunnarr diye sordu susbiraz.
ay’raca’ğmış-şıhk dedi kanbaz.
ay’rıgk la’ buğnlar dedi susbiraz.
ay aman, garrıştıracağmışşıgh dedi kanbaz...
gendi gendinine niyye garrıştırmaormuş la ha, diye sordu susbiraz.
dermanı yogk he’zaar la, dedi kanbaz.
yaşlı teyze bir sigara çıkardı ve dudaklarına götürdü. ikisine baktı, eh ne duruyorsunuz yaksanıza sigaramı, der gibi baktı.
susbiraz kanbazı dirseğiyle dürttü.
çagmağı neyin yok heral, dedi sararsın mı kararsın mı karar verememiş dişleriyle.
heye, yakmasın zati ganser oluruk maazallah, dedi kanbaz.
yaşlı teyze, mahvettiniz güzelim istanbul’u diye düşünüyordu ateş beklerken. istanbul’a hayatı boyunca bir iki kere gitmişti ama barınamamıştı. dönmüştü asya’ya tekrar tekrar...
biz bun’narı garıştırırık, ne zamana hazır edek, diye sordu gözünü sigaranın ucuna dikmiş susbiraz.
gırkbeş dak’kaya haz’rolur gal’ba, diye fikir yürüttü kanbaz ve susbiraz’dan dirsek yedi.
ayol yaksanıza şu sigaramın ucunu, diye nazlandı yaşlı teyze. nazlı teyze böyle böyle yaşlanmıştı...
kafeslerinde delirmiş iki şempanze gibi ateş aradılar. sonra çakmak olmadı kibrit aramaya karar verdiler.
çıkar la bi cigara, dedi susbiraz.
yok olum bende cigara, dedi kanbaz...
yalan sö’leme la’, dedi susbiraz.
valla yok olum bende, dedi kanbaz, yere bakıyordu.
çorabında sakladığı paketten bir maltepe çıkardı susbiraz, dişleriyle sıkıştırarak ezdiği anlamsız homurdanmayla.
al la bunu allahsız, get kaaveye de yag şunnu, dedi susbiraz.
gendin git olum, dedi kanbaz.
la yörü gittiriverişteammuğnasıçtırdığmınavradınnı... diye titredi susbiraz.
yel girecek belime, diye mırıldanarak çıktı kanbaz dükkandan. yaşlı teyze bulmacalandırılmış ucuz gazetelerden birini çıkardı çantasından, dolar yükselmiş gene, dedi.
heye abla ya vallaha nasıl olacak belli değil bu memleket, gibi birşeyler zırvaladı susbiraz, kendinden emin görünerek.
hiddetle içeri girdi kanbaz, elindeki sigarayı yere attı.
n’örüyon la dellendin mi diye bağırdı susbiraz.
niyetliydim la ben az dahha gaçırıyordum orucu, diye haykırdı kanbaz; kıpkırmızı olmuş, korkmuş ve paniklemiş...
ab-boo dedi susbiraz, haggat!
ayıp değil mi abla, günah, içiyorsun o zıggımı, diye bağırdı kadına kanbaz.
ayol ne ayıbı, her gün içerim ben bu... zıkkımı, dedi yaşlı teyze.
içmesene nefsimizi şeyediyon bizim, dedi susbiraz.
içemiyorum ki zaten dedi teyze.
günah ba, diye bağırdı kanbaz.
ayol bırak şimdi günahı münahı da, diye birşeyler söylemeye çalıştı teyze.
yok abla ateş mateş, git nerden bulursan bul diye sertlendi susbiraz.
ben ateş için gelmedim ki şurdaki poşetler, diye birşeyler söylemeye çalıştı teyze.
haa, heye dedi susbiraz.
olsun dedi kanbaz, soluklanarak.
ne zaman alayım ben, diye sordu teyze.
valla şimdik iki torba saman, ondan sonra, bir torba da sap, diye hesaplamalar yaparken elektrik geldi. susbiraz cümlesini tamamlamaya gerek duymadan aletleri çalıştırmaya koyuldu. kanbaz yanına atladı, hadi hadisene demeye başladı. yaşlı teyze ikisine bakakaldı.
ayol unuttunuz yine beni, diye söylendi teyze.
yarın yarın abla, dedi susbiraz.
heye yarın dedi kanbaz.
elektrikler gitti. bu iyi oldu dedi yaşlı teyze. sen burada mıydın hala abla, diye şaşırdı beyni erimek üzere olan. buradaydım dedi kadın.
boş ekrana bakıp, hay allah, dedi diğeri. kadınla beyni erimek üzere olana baktı. siz de kimsiniz yahu, diye sordu. bakıştılar hep beraber.
abla iki poşet getirdi, dedi hadi adı kanbaz olsun.
ne poşeti yahu, diye sordu hadi bunun da ismi susbiraz olsun.
sap’lan saman getirdiydim ben dedi zaten küçüklüğünden beri teyze olan yaşlı teyze.
ne olaca’ğdı bunnarr diye sordu susbiraz.
ay’raca’ğmış-şıhk dedi kanbaz.
ay’rıgk la’ buğnlar dedi susbiraz.
ay aman, garrıştıracağmışşıgh dedi kanbaz...
gendi gendinine niyye garrıştırmaormuş la ha, diye sordu susbiraz.
dermanı yogk he’zaar la, dedi kanbaz.
yaşlı teyze bir sigara çıkardı ve dudaklarına götürdü. ikisine baktı, eh ne duruyorsunuz yaksanıza sigaramı, der gibi baktı.
susbiraz kanbazı dirseğiyle dürttü.
çagmağı neyin yok heral, dedi sararsın mı kararsın mı karar verememiş dişleriyle.
heye, yakmasın zati ganser oluruk maazallah, dedi kanbaz.
yaşlı teyze, mahvettiniz güzelim istanbul’u diye düşünüyordu ateş beklerken. istanbul’a hayatı boyunca bir iki kere gitmişti ama barınamamıştı. dönmüştü asya’ya tekrar tekrar...
biz bun’narı garıştırırık, ne zamana hazır edek, diye sordu gözünü sigaranın ucuna dikmiş susbiraz.
gırkbeş dak’kaya haz’rolur gal’ba, diye fikir yürüttü kanbaz ve susbiraz’dan dirsek yedi.
ayol yaksanıza şu sigaramın ucunu, diye nazlandı yaşlı teyze. nazlı teyze böyle böyle yaşlanmıştı...
kafeslerinde delirmiş iki şempanze gibi ateş aradılar. sonra çakmak olmadı kibrit aramaya karar verdiler.
çıkar la bi cigara, dedi susbiraz.
yok olum bende cigara, dedi kanbaz...
yalan sö’leme la’, dedi susbiraz.
valla yok olum bende, dedi kanbaz, yere bakıyordu.
çorabında sakladığı paketten bir maltepe çıkardı susbiraz, dişleriyle sıkıştırarak ezdiği anlamsız homurdanmayla.
al la bunu allahsız, get kaaveye de yag şunnu, dedi susbiraz.
gendin git olum, dedi kanbaz.
la yörü gittiriverişteammuğnasıçtırdığmınavradınnı... diye titredi susbiraz.
yel girecek belime, diye mırıldanarak çıktı kanbaz dükkandan. yaşlı teyze bulmacalandırılmış ucuz gazetelerden birini çıkardı çantasından, dolar yükselmiş gene, dedi.
heye abla ya vallaha nasıl olacak belli değil bu memleket, gibi birşeyler zırvaladı susbiraz, kendinden emin görünerek.
hiddetle içeri girdi kanbaz, elindeki sigarayı yere attı.
n’örüyon la dellendin mi diye bağırdı susbiraz.
niyetliydim la ben az dahha gaçırıyordum orucu, diye haykırdı kanbaz; kıpkırmızı olmuş, korkmuş ve paniklemiş...
ab-boo dedi susbiraz, haggat!
ayıp değil mi abla, günah, içiyorsun o zıggımı, diye bağırdı kadına kanbaz.
ayol ne ayıbı, her gün içerim ben bu... zıkkımı, dedi yaşlı teyze.
içmesene nefsimizi şeyediyon bizim, dedi susbiraz.
içemiyorum ki zaten dedi teyze.
günah ba, diye bağırdı kanbaz.
ayol bırak şimdi günahı münahı da, diye birşeyler söylemeye çalıştı teyze.
yok abla ateş mateş, git nerden bulursan bul diye sertlendi susbiraz.
ben ateş için gelmedim ki şurdaki poşetler, diye birşeyler söylemeye çalıştı teyze.
haa, heye dedi susbiraz.
olsun dedi kanbaz, soluklanarak.
ne zaman alayım ben, diye sordu teyze.
valla şimdik iki torba saman, ondan sonra, bir torba da sap, diye hesaplamalar yaparken elektrik geldi. susbiraz cümlesini tamamlamaya gerek duymadan aletleri çalıştırmaya koyuldu. kanbaz yanına atladı, hadi hadisene demeye başladı. yaşlı teyze ikisine bakakaldı.
ayol unuttunuz yine beni, diye söylendi teyze.
yarın yarın abla, dedi susbiraz.
heye yarın dedi kanbaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder