23 Mart 2008

siyam ikizleri


abd’nin minnesota eyaletinde yaşayan abigail ve brittany hensel kardeşler evlenmek istiyorlarmış çünkü çocuk istiyorlarmış. evlenmek için mantıklı bir gerekçe... işleri zor ama hayatları da oldukça zor. iki ayrı isime sahipler ama iki ayrı kimliğe de sahipler mi acaba? yani bir kişiden mi iki kişiden mi bahsediliyor bilmiyorum? onlara göre iki kişiden bahsedilmeli; galiba akla yakın olan da bu. aslında bir çok sorunu, bir çok düşünceyi varoluşlarıyla alt üst ediyorlar. yani tıp açısından bakıldıkta, bir anormallik bu; kötü şans gibi bir şey? ama hukuk, dinsel inançlar vs konularında (istisnalar ve kaideler?) bazı kavramlar, biraz gölgelenmiş değil mi? şimdi önümde çok garip bir malzeme var, "bu malzemeden çıkabilecek tüm geyikleri(?) türetmeye başlayım" düşüncesinde değilim sanırım; ama emin de değilim, aklıma bir sürü şey geliyor. elbette aşağılama ya da dalga geçme isteğinde değilim: vakti zamanında (her şeyin ötesinde kendisi de kafa göz yaracak kadar şaşı -görme özürlü- olduğu halde) bir coğrafya öğretmenim tarafından, sınıfın huzurunda, benim gibi "gözlüklü" bir arkadaşımla beraber, "lan cam kenarında oturan camekanlar!" şeklinde bir tanımlamaya kurban gitmiş bir kişi olarak olabildiğince duyarlı olmaya çalışıyorum...


abigail ve brittany evlenmek istiyorlar; peki. buna benim bir itirazım olamaz şüphesiz. bizim ülkemizde yaşıyor olsalardı karşılarına, bir erkek iki kadınla evlenemez yasası çıkardı ama onların hukuksal sisteminde bu konuda bir sorun yoktur belki de? ama tüm hukuksal durumlar bir kenara bırakılabilir mi? birbirinden farklı iki kafa yapısı var bir kere; "kızlar" her konuda anlaşamıyorlarmış; örneğin abigeil kitap okumayı seviyormuş ama kardeşi(?) "biri bir masal anlatırsa dinlerim" gibi düşünüyormuş? bunlar çok yüzeysel sorunlar, bir şekilde çözülür; onlar da bir şekilde bu tür şeylerin üstesinden geliyorlardır her halde? beni ve diğer insanları pek de ilgilendirmez aslında; benim ilgilendiğim, dediğim gibi, bu istisnanın bir çok kaideyi zora sokması. abigeil'in ateist olmaya karar vermesi durumunda brittany'nin durumu ne olacak örneğin? elbette... cennete ruhlarımız gidecek değil mi; bedenler değil... o halde bu "tek" bedende çift ruh olduğunu mu kabul etmeliyiz? ama böyle bir "yanlışlık" hangi organizasyonda olur ki?

peki hukuk da mı "ruhlara" göre tavır alacak? çok okuyan, kendini geliştiren abigail'in "bu düzen böyle gitmez brittany; insanlar insanları ezmesin, zannımca devrim şart!" gibi görüşleri abarttığını, mevcut sistemi yıkmaya, mümkünse yerine daha adil ve insani bir düzen getirmek amacıyla çalışmaya başladığını düşünsene. eh, mevcut düzen, doğası gereği, abigail'in bu "yıkıcı faaliyetleri"ni tespit eder etmez onu sınırlamak durumunda kalacak. peki nasıl sınırlayacak?

fizyolojik olarak, bir kafa sol tarafı diğer kafa sağ tarafı kontrol ediyormuş (bir ara buradan(*) ayna karşısında ne muhteşem bir uyumla saçlarını taradıklarını izleyebilirsin) o halde, tüm bedeni mi cezalandıracaksın? çok güzel, sol taraf okusun kendini geliştirsin, otu boku ayırt etmeye başlasın; sağ taraf "bana biri masal anlatsa da dinlesem"den öteye geçmesin ama sen tut "tek bir bedeni" yargıla? bu olanaksız; o halde şöyle olacak:

"sol" kafanın ağzına bant yapıştıracaksın, diyelim 10 sene; "aklı başına" gelene dek... bir de diyeceksin ki sağ kafaya; sol el, sol kol saçmasapan hareket yaparsa (tutar yasa dışı yazılar yazarsa hadi?) bunu engellemek sana düşüyor; yoksa bütünlüğünüz tehlikeye girer... hem brittany de kendini böylece hayatta bir işe yaramış hisseder belki?

oldukça karmaşık hayatları bu kadar da karmaşık olmayacaktır elbette; mutlu olmalarını dilerim içtenliğimle. kafalardan biri hapşırdığında hangi elin ağızı kapadığının ne önemi var ki?


(*)şimdi değil, bir ara... ülkemizin karnında gaz var, bir iki pış pış ile geçecek. olmadı kıçından bir tekme yiyecek ama bir şekilde o gazı çıkaracak. yoksa illa ki açılacak youtube, başka ne olacak?

edit=mevzu bahis video:




devamını göster

10 Mart 2008

alice duvar kağıtları



alice'in, kafası güzel bir kişi ya da bildiğin düpedüz deli bir kız çocuğu olduğunu düşünürüm; şu eski muhabbet işte, bir delinin garip dünyasına ya da insana hayaller / yanılsamalar sunan kimyasallara karşı merak duygusu. olan biten şeyler kesmiyor insanı...

yüksek çözünürlüklü bu duvar kağıtları vladstudio adresinde; sitede ayrıca bir dolu renkli- güzel seçenek bulunuyor.













devamını göster

04 Mart 2008

criss angel ve yer çekimi savaşçıları

sabahın köründe, uzun zamandır "superman yüzüğü" takan bir arkadaşım aradı; hürriyet gazetesine bakmamı istedi; adamın biri uçmuş, görüntüler çok gerçekçiymiş... şu planette bir taş havalansa keşke diye beklerim ama olmaz; taş, taş gibi durur öyle. hürriyet "patronunun kıçının sağ kenarı" diyebileceğim bir gazete sonuçta, ne kadar ciddiye alınabilir?
her neyse; haber "uçan adam bilimi kilitledi" gibi tam da bu gazetenin ciddiyetine ve saygınlığına uygun gelebilecek bir başlıkla verilmiş. herifin biri bir binanın damından başka bir binanın damına, lego oyuncak modeli, öylece duruyor pozisyonunda geçiyor. yahu öyle mi uçulur? ona uçmak denmez ki; yok o şekilde uçan bir şey... uçtun mu süzüleceksin, yükseleceksin, alçalacaksın, ne bileyim uçacaksın işte. yoksa ona yer değiştirmek, taşınmak denir en uygun şekliyle! ayrıca uçsa, yani gerçekten uçsa, hayatta değişecek olan ne? yani yemeden içmeden kesilecek, o da insan ben de insanım o da uçuyor ben de uçaca'm diye hayatını mı adayacaksın bu dalgaya?
adamın tipi tanıdık geldi; yakın zamanda, "bak bu adam çok ilginç" diye tanıtmışlardı bu herifi... gazetenin haberinde, "chris angel; david coperfield ya da david blaine gibi bir sihirbaz değil. ama uçabiliyor." diye yazılmış. yok; bu glam rock bebesinin ismi bir kere criss angel, yani öyle biliniyor ve kendi şovu var. yani, dur şu dama çıkayım karşı dama havadan geçeyim, diye yoldan dama çıkmış biri değil.
üzgünüm, gerçekten üzgünüm, ama gezegenimizde, uzun zamandır, "bilim adamları"nın açıklayamadığı pek bir şey olmuyor... her şey eskiden olmuş; şimdi sanırım çok fazla kamera vs kaydedici cihaz var; nedense fantastik şeyler gerçekleşmiyor; gerçekleştiği iddia edilenler de ironik ama bu tür cihazlar kullanılarak uydurulan şeyler. kimse uçmuyor, suyu şaraba çevirmiyor, bir dokunuşla hastayı iyileştirmiyor... ya da bana denk gelmiyor?
yani bilim delisi değilim; hatta onun da neredeyse bir "inanç" olduğunu düşünürüm bazen; tamam ama yine de yok bir şey... kuvvet eşittir kütle çarpı ivme dedin mi, o taş illa ki yere düşüyor; havada asılı kalmıyor.
haberin videosundan sonra olayın iç yüzünü anlatan videoyu izlemek ne kötü... yani şöyle düşünsen ya; "yok canım, uçacak değil ya; kesin bir numarası vardır"...
işte bu kadar; bir numarası vardır ama soru işaretleri cepte; ne güzel... hayat da güzel; "garip şeyler oluyor"
ama olmuyor yahu!
bu arada, tam south park dalgası diye düşünüyordum; belli ki başka biri de benzer düşüncelere kapılmış, hatta biraz abartmış, madem south park yapımcıları bulaşmamış ben kendim uyarlama yapayım demiş ve powerpoint ile hevesini almış... nasıl bir şey yapmış bilmiyorum; izlemedim hepsini...

devamını göster