içinden bu "artiz" fotoğrafları çıkan sakızın adı minti miydi diye bir an emin olamadım; minti'ydi sanırım. 80'li yıllara ait bu küçük koleksiyonda yer alan bazı isimler bir çok insana pek bir şey ifade etmeyecektir; birkaçını ben de hatırlamıyorum doğrusu. yine de, iki üç tanesi hariç elimdekilerin hepsini eklemeye çalıştım.
minti naneli bir sakızdı yanlış hatırlamıyorsam, pek sevmezdim. doğrusu ünlü resimlerini de pek sevmezdim; karikatürler, araba uçak hayvan fotoğrafları daha çok ilgimi çekerdi. yine de biriktirirdik işte. e.t., banu alkan, audrey landers (dallas oyuncusuydu sanırım) ve bruce lee, kendi üzerimde yaptığım psikanaliz sonucu, en fazla aklımda kalanlar olarak öne çıktı. bir ihtimal bunları uzun süre sonra görenler için de hortlayacaktır birkaçı. çocukken yaşadığın evde bulunan bir eşyanın aynısını yıllar sonra gördüğünde bir anlık hissettiklerin gibi mistik bir durum gerçekleşiyor sanki bu türden, zihinde kaybolan şeylerin, yıllar sonra ortaya çıkması. etrafta bir koku olmadığı halde o kokuyu duymak gibi bir şey?
diğer sakız kağıdı koleksiyonları için : ciklet
ayrıca: broki shelds, brokke shells, brook shilds vs vs....
naneli gibi kalmış benim aklımda da, bir de kafamda Türkan Şoray ve Ayhan Işık fotoğrafları var ama bu sakızdan mıydı emin değilim...
YanıtlaSiltercih ettiklerimde tipitip, turbo, bi de o hareketli resimli şeyler ilk aklıma gelenler.
aburcuburlarda da etipuf, eticin, çokomel (kabını da düzleştirip defter arasına atardık, niyeyse :)) ilk üç sırayı alır... şekerler vardı bi de, düdüklü horoz şekeri, emzik şeker :) ona bayılırdım veeee leblebi tozu! şu kocaman marketlerin en büyüğünde leblebi tozu sormuştum da adam bakıp, gülerek "yok" demişti... "komik mi lan, her bok var sözde... bi leblebi tozu bile yok ama, peh süpermiş de marketmiş de..." demedim, yani içimden dedim... duymuşsa duymuştur artık.
"ne güzel günlerdi" de pek klasik olacak ama öyle... o minicik bakkallara dizler yara bere içinde gitmek, olan paraya ne alabiliyorsan ondan almak falan.
o koku bizimle yaşayacak hep galiba...
Bu yazıyı okuyan tüm yaşıtlarımız suratında Devrim'in söylemiyle ''salak'' bir sırıtma ile oturuyordur eminim ama daha komiği de oluyor bazen:)))Yani bir defa; TV'de Seyyal Taner bir programa konuk olmuş bizim bildiğimiz şarkıları ve halleri ile hoplayıp,zıplıyor.Benim ablamın ipe-sapa gelmez,yerinde duramaz hiperaktif oğlu donmuş,bas bas bağırıyor :''Teyze!Teyze! koş TV'de deli bir kadın var.Ne yapıyor bu kadın???????''
YanıtlaSilBiz de gelip ekrana bakınca onun Seyyal Taner'i hiç görmemiş olmasına şok olmuştuk:))))
Bizim için tebessüme değer olanlar onlar için uzaylılar kadar yabancı oluyor bazen:)
Devrim bu çiklet serisi süper:)))Teşekkürler...
minti en sevdiğim sakızlardandı, bi de şeftalili sakız vartı, turbo galba,pembo felan hariç favorimdi,lezzet açısından; arabadan anlamam...
YanıtlaSilkayısılı cino da mükemmeldi.:P
çok kıskandım o kadar sakızın içeriğini ben niye saklamadım diye...bunlar senin arşivden mi yoksa başkasının mı? bir basket birde pembo...:)
-kabakmeltemi; bir de üzerinde zürafa (yanlış hatırlamıyorsam) resmi olan muz aromalı gofretler vardı. zürafanın üztüne kolonya döküp, kola yapıştırınca "dövme" olurdu. "kolonya ile kolunuza dövme yapın" gibi bir kullanma talimatı yoktu sanırım; bir şekilde keşfedilmiş bir şeydi:) tabii saymakla bitmez çocukluk nesneleri...
YanıtlaSil-nesli; seyyal taner'i her halde 15 senedir hiç görmedim. televizyonda vs yani:) gördüysem de dikkatimi çekmemiş demek ki? ama öyle biri vardı ve çocukken severdik; hayret ediyorum şimdi:)
-mathy; bunların hepsi (tipitipler, pembolar vs) aynen duruyor. daha da fazlası var, işte arada ekliyorum. şu "aşk...falandır" diye komik tespitlerin olduğu seriyi ekleyeceğim bundan sonra sanırım. bir de ismini bir türlü hatırlayamadığım bir seri var; onun hangi sakız olduğunu bulmam lazım :) daha büyük ve kartonumsu kartlarda tarzan'lar vardı asıl, bir türlü bulamadım onları. umutluyum ama bir yerden çıkacak:)
Ben sakız olarak en çok cicozları severdim. Bir de cicoz tadında adı olmayan yassı bir sakızlar vardı. Beşerli veya yedişerli (?) paketlerde satılırdı. Bir de muzlusu çileklisi filan olan minik minik bi şekerler vardı. Şimdide piyasada ona benzer kutusu olan şkerler var, ama tad aynı tad değil. Ay asıl çucuk şekerler vardı ben en çok onları severdim. kalem inceliğinde ama daha uzun, üstünde helezonik renk renk çizgiler olurdu. Emdikçe ucu incelir ve insanın diline batıp kanatırdı. O kanlı şekerli tadı seferdim de.
YanıtlaSilUzaydan gelmiş havası veren patlayan şekerin üstüne tanımam..
YanıtlaSilBu arada senin şu blogu ince kuşe kağıda basılmış bir dergi olarak elime verseler(videoları da oynatabilecek bir dergi ama) pek mutlu olur,başucu dergim yapardım herhalde..
Gururdan yaşarıyor gözlerim Devrim'ciğim..
petitbar'cım; çok teşekkür ederim canım:) aslında iyi olurdu kuşe kağıt olmasa bile... hem sağını solunu karalamak hatta tuvalette falan okumak da mümkün olurdu :)
YanıtlaSilDEVRİM HATIRLAYAMADIĞIN SERİ ORKİDE SAKIZ OLMASIN. ŞU YEŞİL METAL ETİKETE SARILI. TARZAN DA ORKİDE SAKIZIN ÜRÜNÜYDÜ YANILMIYORSAM BEN DE VAR HALA TARZAN KARTLARI. ZARF İÇİNDE İDİ HEM ÇIKARTMA VARDI HEM KART İÇERİSİNDE.
YanıtlaSil