26 Ağustos 2010

worms reloaded

capsule_616x353

bilgisayar oyunlarıyla hiç ilgilenmeyenlerin bile bayıla bayıla oynadığı bir oyundur worms. bulaşıp da seven için illa ki özel bir yeri vardır. ta ilk çağlardan beri insanlar, kurtçuk takımlarını karşı karşıya getirmekten, bu sevimli pisliklerin ölüm çığlıklarını duyarak coşmaktan hiç vazgeçmediler. öyle.
daha önce "3 boyutlu yapalım biz bu oyunu, çağa ayak uyduralım" gibi saçma şeyler düşünen ve hatta bu düşüncelerini hayata geçiren yapımcı firma çalışanları, "yok abi eskisi çok daha eğlenceliydi, worms bitti abi, nerde o eskinin wormsları!" diye özetleyebileceğim olumsuz eleştiriler karşısında geri adım atmak zorunda kaldılar ve worms reloaded 2 boyutlu, enfes tasarımıyla piyasaya çıktı.
elbette daha çıkmadan gaza gelip oyunu satın aldım. bana da bu yakışırdı zaten. o kadar zamandır çeşitli web servislerinde ve sitelerinde kullandığım profil resminin baskısı vardı(!) bir yandan da üzerimde. bazı şeyler üzerine yapışıyor insanın; oysa umrunda değildir ya!
worms diyordum, evet, işte bu worms denilen oyun, bilindiği gibi (ya da öyle biline) eş dostla ya da internet üzerinden başka kullanıcılarla oynandığında keyif verir. yani tek başına oynarsan da keyiflidir ama her ne kadar dört dörtlük yapay zekaya sahip olsalar da sinirlenen, intikam ateşiyle kuduran ya da abuk sabuk komik şeyler yapan "canlı" düşmanlar kadar keyif vermez rakip kurtçuklar. kısacası, "oaaah geber it!" diye bağırabilirsin bilgisayara karşı ama bilgisayar "şimdi sıçtım çarkına!" diye cevap vermez, veremez, hep sakin duru o icat.
oyun (sanırım şimdilik) steam üzerinden satılıyor. steam küçük bir program aynı zamanda. bu programı hangi bilgisayara kurarsan, o bilgisayara satın aldığın oyunu indirebiliyorsun (dolayısıyla, birden fazla bilgisayarda oynayabiliyorsun oyunu). zaten dosya boyutu oldukça küçük, pırt diye iniyor.

video, toplam 35 görev içeren "campaign" bölümünden, 31. görev:


[kapışmak isteyen olursa, steam kullanıcı ismim: obeca.]

devamını göster

24 Ağustos 2010

geçilmesi zor yer ve iki düşman asker

eh
1. asker: alaaarm!
2. asker: yuh! atladığı yere bak! yapışırsın yere öyle işte! hah ha!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: o-ha! oradan atlanır mı be! yazık oldu elemana.
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: oof of of! çok pis düştü be!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: yuh! atladığı yere bak! yapışırsın yere öyle işte! hah ha!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: ben sanki bu anı daha önce yaşamıştım biliyor musun? çok garip.
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: heyt be koçuma bak; bir an atlamayı başaracak sandım!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: ben sanki bu anı daha önce yaşamıştım biliyor musun? hatta sonra da böyle demiştim, yani bu dediğimi demiştim.
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: yavaş ya! ne bağırıyorsun ödüm koptu! düştü geberdi, sakin ol!
*
1. asker: dejavuu!
2. asker: hah ha! hakkatten ha! bazen sana da oluyor mu bu anı daha önce yaşamışız gibi? neyse, sigaran var mı?
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: o kolay da, neden biz burada dikiliyoz hep o atlıyor? biz de atlayalım! ben kesin ilk denememde atlarım!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: erdim lan ben! sanırım? şimdi öldü ya, birazdan bir daha atlayacak ve sen yine "alaarm!" diye kıçını yırtacaksın. ne biçim bir hayat be bu?
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: bir de şu var, bu atlamayı becerirse, inip bizi öldürecek, sonra devam edecek yoluna. bu atlayamadıkça ömrümüz uzuyor yani. gerçi çok monoton, özellikle seninleyken ama, en azından, ne bileyim, bu da bir şeydir.
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: ikimizin tıpatıp aynı olması ne garip değil mi? bak sana ilginç bir soru: buraya gelmeden önce ne yaptığını hatırlıyor musun? hah ha! evet, sanki hayat burada başladı değil mi?
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: yuuuh! bu kaçıncı denemen hıyar!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: oğlum senden nefret ediyorum. ondan da nefret ediyorum, çok beceriksiz olduğu için ama senden ayrıca bir nefret ediyorum.
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: öf, içme fenalık geldi. içime fenalık bastı mı denirdi yoksa? aman neyse yahu!
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: ya siktiret alarmı falan, akşam bize gelsene, beraber film falan izleriz?
*
1. asker: alaaarm!
2. asker: alaaarm! öf!

devamını göster

19 Ağustos 2010

lucky louie

"lucky louie" benzersiz bir komedi dizisi. tek çocuklu bir aile ve onların enteresan akraba ve arkadaşlarının başından geçen komik şeyler seyirci kahkahalarıyla desteklenerek izleyiciye sunuluyor. "bana yarım saat ver, anlattığına benzer en az 3 dizi getireyim" demek geliyor olabilir içinden ama dur bi' dur!
ingiliz dizilerini bir kenara koyarsam, çünkü amerikan dizileriyle kıyaslandığında çok daha özgür ve sivridir dilleri, lucky louie, gördüğüm en samimi (açık sözlü, dobra vs), edepsiz ve gerçekçi komedi dizisi diyebilirim. içerikte sahici olduğu kadar, teknik olarak da sahici: bir tiyatro havasında. dizi, seyirci huzurunda çekilmiş, yani her kahkaha canlı ve benzersiz; sürekli aynı aygır teyzenin ya da abinin böğürerek gülmesi kulağı tırmalamıyor.
kendisi gibi stand-up gösterileri yapan iki arkadaşını (jim norton ve rick shapiro) da yanına alan louis c.k. (evli ve iki çocuk babası), bu şahane dizinin yaratıcısı ve merkezindeki adam. oto tamircisi. kendisi gibi küfürbaz karısı (pamela adlon) ile fırlamalıkta sınır tanımaz bir kızı var. bir de tabii, dediğim gibi eş dost, bir dolu "kırık" ama sahici tip!
komedi dizilerinde gözüme, kulağıma, aklıma batan şeyler vardır: gülme efektleri, evet, çok kişi sevmez, zaten modası da geçti. bir karakterin her bölümde "tahmin edilebilir" şeyleri yapması ya da tekrar tekrar aynı şeyleri yapması. herkesin espri yapmaktan başka bir derdi, sıkıntısı olmaması; bir cennet havası! çocuksu bir cinsellik ya da cinselliğin (hem eylem olarak hem de sözel olarak) geçiştirilmesi. mesaj kaygısı ya da "işte herşeye rağmen en doğruyu gösterme" derdi. bakımlı ve zengin evler, kıyafetler; "nerden buldun lan o kadar parayı?" sorusuna/sorununa hiç girmeden bir dolu zengin olanağa kolayca erişebilmeleri.
lucky louie, yukarıda mızmızlandığım klişelerden oldukça uzak, tam değil elbette, oldukça işte... daha ilk bölümden itibaren kendine bağlıyor insanı. ilaç gibi geliyor! evli bir çift elbette böyle şeyler konuşur, diyorsun, bir çocukla yaşamak zor lan, diyorsun, hah-ha! yürü be! diyorsun.

işte tam da şöyle başlıyor dizi:



[eğer izleyeceksen, dizi bitti diye kapatmamalı: yazılar geçtikten sonra da bombalar var.]

not: dizi, hbo kanalında, tek sezon yayınlandı. belki böylesi daha iyi oldu (bkz: bir karakterin her bölümde "tahmin edilebilir" şeyleri yapması] bununla beraber, louie isminde başka bir dizi var. izlemedim ama sağlammış. [220810: izledim, şahane. tekrar tekrar izlenecek cinsten. hatta diyebilirim ki, lucky louie yanında fazlasıyla sönük kalıyor.]

devamını göster