17 Ekim 2011

"bana ay taşı getir!"

işte öyle demiştir astronotun karısı ya da sevgilisi, "bana ay taşı getir." kendisi koca bir taş kaya kütlesi olan bir yerden başka ne isteyeceksin ki? "bana muz getir!" hah işte bunu da çarli'nin sevgilisi söylemiştir. ama çarli'nin ağzı epey bir bozuktu, getire getire yakası açılmadık bir küfür getirmiştir garibim. aya gitmiş bir astronot, dünyayı kimsesin göremediği büyüklükte (ve küçüklükte) gören bir insandır artık, yanına yaklaşmak bile zor olmalı. savaşlardan çıkmış bir dede gibi, kıvrıl yanına, o anlatsın sen dinle, hayranlıkla gözlerinin içine bakarken bir yandan da anlatılanları hayal etmeye çalış. ama hayat zor, ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, sonunda geri döndüğünde en azından üç beş imza atman gerekebiliyor. "daha geçen gün ay üzerinde yürüyordum yahu, gelir gelmez bu kağıt kürek ne saçmalıktır!" diye düşünmüşlerdir mutlaka. aşağıdaki belgenin gerçek olduğunu söylüyorlar, aydan dönen astronotlar gümrükten geçmişler, yanlarında getirdikleri şeyler kayıt altına alınmış ve uzaklardan mikrop, hastalık getirmişler mi diye gözlem altına alınmışlar. ama gümrük? daha önce kaç kişi gelip gitmiş ve daha sonra kaç kişi gelip gidecek ki? zaten bu adamlar tarihe isimlerini yazdırmış insanlar. biri "yaav şu aydan gelenlerin gümrük belgeleri nerede; ne zaman giriş yapmışlar, yanlarında ne getirmişler?" diye sorsa, "aç ansiklopediye bak lavuk!" gibisinden bir cevap hiç ağır gelmez! ay gümrük belgesi o astronotlardan biri, tüm bu dertlerden kurtulup evine dönerken arabasını yol kenarında durdurmuş, yol kenarından irice bir taş parçası bulmuş ve öyle karısının karşısına çıkmıştır. "al hayatım sana aydan taş getirdim." televizyonun hemen üzerine koymalı, belki zararlı dalgaları, sağdan soldan fışkıran radyasyonu falan emer. yoksa çok çirkin şeyler yaşanabilir akşam: "tüü! aya gittin de bir taş parçası bile getiremedin mi!" "gümrüğe takıldı lan!" "mary'nin kocası martin japonya'dan dönüşte karısına kıyafetler getirmişti!" bir astronotun yavaş ölümü böyle gerçekleşir işte. kaynak: space.com

3 yorum:

  1. Mevzuyu getirip de bağladığın nokta nihayetinde kadın dırdırı olmuş ya, ne tuhaf, insanı galaksiler arası yolculuk yapmaya iten ve o motivasyonu veren şeydir bir nevi aslında kadının dırdırı...
    Öte yandan, ay sadece koca bir kaya kütlesi değilse;öyle ya, kabullenilmiş her gerçeğin ardında asıl bilinmeyen gerçek yatar.
    Ya devasa bir uzay gemisiyse! Milyonlarca yıldır burnumuzun dibinde, gelişimimizi takip eden ve belki de yönlendiren bir ırkın yaşadığı!Ha o zaman kadın haklı;bir elbise getireceksin en azından o gemiden.Değil mi lan?

    YanıtlaSil
  2. ama mevzu kadın dırdırı zaten, amerikan hükümetinin yaptığı karı dırdırı değil de nedir? "vay koçlarım, sağ salim dönebildiniz ha! geçin soluklanın hoş geldiniz, buyrun!" demek yerine, yok efendim nereden gittin, yok nereye gittin, aman efendim nereden ülkeye giriş yaptın, yanında ne getirdin!
    bir yandan da insan ışık hızını da aşsa, iş yerinde proton da çarpıştırsa, elli bin kişiye metal konseri de verse, illa ki akşam olup evine gidecek ve artık kaderinde ne varsa, karı dırdırı mı, koca dırdırı mı, çocuk vızıltısı mı artık neyse, onu çekecek. çekiyor yani. genelde. işte, işin o kısmı da benim ilgimi çekiyor doğrusu :)
    ayrıca, taro efendi, ay üssü alfa tadında bilgilere "gerçekten" sahip bir kadın takdir edersin ki elbise falan istemez, hatta hiçbir şey istemez, zaten orada yaşayan bir ırk varsa, hafta sonları onu ışınlıyorlardır yanlarına:)
    ha kadın hiç bir dayanağı olmadan öyle zannediyor ve elbise istiyorsa, arabayı bir mağaza yanına çekmekten başka çare görünmüyor astronot abi için!

    YanıtlaSil